“Bir gökyüzü çizemedik;
Ya ressam değiliz,
Ya da mavi değil ellerimiz…”
Freud, uygarlığın insanı mutsuz eden bir şey olduğunu; uygarlaşmış toplumun, insanın insana duyduğu düşmanlık hislerinden dolayı, sürekli bir dağılma ve parçalanma tehdidi altında bulunduğunu söyler.
Bugün uygarlık diye bize dayatılan şey; daha fazla tüketmek için diğer insanların elindekilerin ne pahasına olursa olsun alınmasını istemek, gerekirse bunun için insanların birbirlerini katlettiği yağma savaşlarına katılmak ve ya desteklemek; hiç olmazsa bir “vatansever(!) olarak” seyirci kalarak susup yapılanları onaylamaktır!
Önce Irak’ta, ardından Suriye’de, giderek bütün Arap coğrafyasında emperyalistlerin çıkarları için çıkartılan savaşlara biz de teşne olduk. Bir koyup üç alma hayalimiz, BOP başkanlığımız …derken o ülkeler yakılıp yıkıldı, milyonlarca insan yerinden yurdundan edildi, yüz binlerce insan yaşamını yitirdi ,sonuçta bizim ülkemize de milyonlarca sığınmacı gelince, zaten ekonomik sorunlarla boğuşan güzelim ülkemiz bu yükü taşıyamaz hale geldi…Gelecekte ödenecek faturalar da cabası…
“Sütten çıkınca bütün kaşıklar aktır, önemli olan içinden çıktığın sütü ak bırakmaktır.
Ortadoğu’da kan akmaya devam ediyor…Tarihte en büyük soykırımlardan birini yaşamış bir ulusun-barıştan yana olanları tenzih ederim- bugün Filistin halkına uyguladığı planlı kırımını, destekleyen, seyreden sözde uygar dünya ve onun işbirlikçilerini de lanetliyorum….
Bizde de ne yazık ki, parayı tek değer olarak gören zevat da, orada çoğu çocuk ve kadın 40.000 kişi ölene kadar sessiz kalmış, İsrail ile ticarete devam etmişti.
Savaş insanın kendisini inkarıdır. Çünkü savaşta, insanın yarattığı bütün maddi-manevi değerler yok olur. Oluyor da…
1 Eylül 1939’da, Naziler Polonya’yı işgal etmiş ve bu işgal 60 milyon insanın hayatını kaybettiği 2. Dünya Savaşı’nın da başlangıcı olmuştu.BM o günü, insanlar ibret alır da barış içinde yaşamak için çaba gösterirler, yaklaşımıyla “Dünya Barış Günü” olarak kabul etmişti.
İnsanlığın o günden bu yana barış için ne kadar yol aldığı da ortada !..
Martin Luther Kıng,“Ya birlikte kardeş gibi yaşamayı öğreneceğiz ya da aptallar gibi beraber yok olacağız.” demişti.
Biz, her şeye rağmen, inatla ve ısrarla savaşa karşı barışı savunmaya devam edeceğiz. Dünyamızın buna her zamankinden daha çok ihtiyacı var…
????Ailenin,özelmülkiyetin ve devletin kökeninde,Marxs ve Engels:Yıllarca,kavga etmeyin,barış içinde bir arada yaşayın derslerde,hiç karı-koca kavgaları bitmez,savaşlar giderek çoğalır neden? Çünkü ekonomik sistem,sömürü üzerine kurulu,eşitsiz adaletsiz bir yapıdadırda ondan. Eveeet bizler bu eşitsiz adaletsiz ekonomik düzeni gidermek için tarih boyunca devam eden sınıf savaşlarında yerimizi almak ve bir adım barışın koşulları için savaşmak gerektiğinin bilincinde olmak durumundayız.Bunu insanlık tarihinin bu güne dek bize bıraktığı derslerden biliyoruz.Ancak günümüzde sınıftan kaçışlar ve sağa kayışlar,sivil toplum örgütlerini sınıfa hakim toplumsal hareketlere döndürüşler yaşanmakta maalesef...